Kablosuz Ağlar - Şebekeler ve Mobil Internet (2)
8-9 yazıdan oluşacak bir seri ile konuyu sizlere sunmayı düşünüyorum. Bu arada kısa bir bilgilendirme yapayım. Azerbaycan ve diğer bölge ülkelerinde proje takibi yapabilecek, teknolojik ve stratejik destek verebilecek bir ekip kurmuştuk. İki yıldır yerel alan ağları ve geniş alan ağları üzerine ArGe faaliyetlerimiz var. Genel olarak kablosuz şebekeler üzerine yoğunlaşıyoruz. ArGe grubumuz içinde Wireless Network ekibimiz var. Bu yazı dizimiz Wireless Network ekibi üyesi Evlin Naqıyev'in çalışmalarından uyarlanmıştır. Bol istifadeler diliyorum.
Radyo frekansları için istek dünyanın her yerinde çok yüksektir. Bunun sonucu olarak kısıtlı frekans yelpazenin kullanımı için bir kontrol sistemi zorunludur. Tüm dünyada RF kullanımında uygulanan belirli kurallar vardır ve tüm radyo servisleri lisanslıdır. Frekans bantlarının kullanımında en önemli nokta frekansların birbirlerine karışmasının engellenmesidir.
WARC(The World Administrative Radio Confrence) tüm dünyada radyo frekanslarının kullanımı, uluslararası işlemlerin koordinasyonu, yeni servislerin belirlenmesi, en son radyo teknolojisindeki gelişmeleri gözden geçirmek üzere, dört yılda bir toplanır. Burada alınan kararlar çerçevesinde ilgili devlet yetkili kurumları radyo frekanslarının kullanımını denetlerler. Bu kurumlar çok dağılımlı radyo, TV, yeni gelişen servisler ve amatör radyoların özel kullanımları için uygun frekanslar atarlar.
İlk mobil telefon servisleri 40 MHz, 150 MHz ve 450 Mhz frekans bandını kullandılar. Ancak kullanıcılar başlangıçta çok kısıtlı bir alanda bu servisi alabildiler. Hücre servisleri 1984 yılında ticari olarak piyasaya sunuldu.
AMPS (Advanced Mobile Phone Services), ATCT ve Motorola tarafından geliştirilmiş bir standarttır. UHF televizyon endüstrisinin ortadan kalkışından sonra ABD de 800 MHz frekans bandında kullanılmaya başlanmıştır.
Avrupa'da ise 900 MHz frekans bant'ı hücresel servislerde kullanılıyordu. Bu nedenle Amerika farklı bir band olarak 800 MHz seçti.
İngiltere'de ise British Telecom TACS (Total Access Control System) adıyla bir servis geliştirdi ve bu servis daha sonra pek çok Avrupa ve Asya ülkesi tarafından kendi ülkelerine uyarlandı.
AMPS ve TACS çok kaliteli ses iletişimi sağlarken, veri iletişiminde çok kısıtlı işlemler gerçekleştiriyorlardı. Ayrıca sık sık gecikmeler, bağlantı kopuklukları yaşanmasına ek olarak ücretler de çok yüksekti. Bu nedenle kullanıcılar servislerden devamlı şikayetçi oldular.
Sayısal hücrelere geçinceye kadar problemleri biraz olsun azaltmak üzere Motorola NAMPS(Darbant-AMPS) si geliştirdi.
Hücresel ağlarda sayısal uygulamaların devreye girmesi ile birlikte çok büyük bir gelişme başladı. Yeni standartlar aynı frekans üzerinde çoklu çağırmayı desteklerken, güvenliği de belirli ölçüde arttırdı.
En son servis ise, son kullanıcı için servisleri kişiselleştirildiği ve kişisel iletişim diye anılan yeni bir yapı oluşturdu. PCS 1900 MHz ve 1800 MHz de tüm sayısal servisleri kullanmaktadır. PCS ses, veri ve mesaj servislerini kombine ettiği gibi tüm dünyada kullanılan bir standart haline geldi.
Tüm dünyada kullanılması planlanan ve pek çok yeni olanaklar getirecek olan bu servis 3200 MHz frekans bant'ında çalışacaktır. Bu konu hakkında daha ileride ayrıntılı bilgi aktaracağız.
Evvelce değindiğimiz gibi, modülasyon tekniği radyo haberleşmesinde mesajların uygun form ve biçimde (formatta) gönderilmesi için gerekli değişikliği yapma tekniğidir.
Bu iş için 4 temel form kullanılır.
Modulayon geri döndürülebilir işlemlerdir; alıcı taşıyıcı dalgaları de-modüle ederek üzerinde gelen bilgileri ortaya çıkarır. Böylece bizler modüle ve de-modüle edicileri kullanarak bilgi transferini gerçekleştiririz.
Radyo temelli sistemleri bilgi(ses,veri ve video) taşımada kullandığımızda temel taşıyıcı olarak radyo sistemleri kullanılır. Bu modüle edilmemiş bir taşıyıcıdır. Burada noktadan-noktaya sabit taşıyıcı tonları gönderilir. Bunlara bizim bilgilerimizi ekleriz, yani modülatör aracılığı ile sinyaller bilgi ile birlikte modüle edilir(temel taşıyıcı frekansına değiştirilir). Daha sonra taşıyıcı frekansı radyo dalgaları üzerinde örneğin ses taşıyan modüle edilmiş zarflara dönüştürülür. Bu zarflar alıcı istasyona iletilir ve orada gerekli değişikliğe uğratılarak sesin iletilmesi sağlanır.
Radyo frekans aktarımda ilk kullanılan analog sistemler Dalga Boyu Modülasyon (DBM) sistemleri idi. DBM'de, bilgiler sinyalin dalga boyunu değiştirerek sinyaller üzerine modüle edilirdi. Bu uygulamada frekans sabit tutulurdu. Şekil-16'da bu modülasyon tekniği görünmektedir.
Dalga Boyu Modülasyonu Uygulanışı