Günümüzde web sitesi sahibi olmak öncelikli önemini çoktan yitirmiş durumda. Artık asıl önemli olan Google’da hangi hedef kelimede hangi sırada bulunduğumuz. Çünkü insanlar artık girmek istedikleri sitelerin adreslerini ezberleme zahmetine bile katlanmıyorlar. Oyun oynamak isteyen bir insan Google’a oynamak istediği oyunun adını yazıyor ve Google karşısına ne getirirse onu tercih ediyor.
Peki, Google arama motorundaki bu sıralamayı hangi kritere dayanarak gerçekleştiriyor? Google, insanlığa faydalı olmak amacı ile oluşturulmuş bir proje olduğu için öncelikli amacı en alakalı ve en kaliteli sonucu kullanıcısına sunmaktır.
Google bir bilgisayar programıdır ve bilgisayar programları sitelerin iyi olup olmadıklarına tam olarak karar veremezler.
Bu bilgisayar programı önce siteyi baştan aşağıya inceler ve sitedeki içeriğin orjinalliği, doğru ve düzenli bir tasarım ( W3C standartlarına uygunluk ), konu bütünlüğü ve zengin medya öğeleri kullanımı gibi kriterlerin her birine puan verir. Bu puanlandırma sonucunda ortaya sitenin TrustRank’i çıkmaktadır. TrustRank bir sitenin güvenirliliğini ortaya koyan en önemli kriterlerden biridir.
Bu öylesine ince bir puanlandırmadır ki site içerisindeki makalelerin orijinal olmaları kadar ne kadar özenli yazıldıkları, imla hatalarının bulunup bulunmaması, paragrafların uzunluğu ve anahtar kelimelerin kullanım yoğunluğu gibi birçok özellik ayrı ayrı puanlandırılmaktadır.
Aynı zamanda sitenin yayında kaldığı süre, güncellenme sıklığı ve güncellenme sırasında eklenen içerik miktarı da sitenin güvenirliliğini arttırmaktadır.
Bu sebeplerden ötürü SEO site içinde başlamaktadır. Kaliteli bir site yapısı kurmaksızın dışarıdan yapılacak SEO çalışmaları beklenen etkiyi göstermeyecektir.
Google her geçen gün kendi arama algortimasını güncellemekte ve sitelerin sıralanmasında daha farklı özellikleri dikkate almaktadır.
Yukarıda belirttiğimiz gibi Google bir bilgisayar programı olarak bir siteyi ancak mantıksal sınırlar içerisinde değerlendirip belli bir kaliteye uygun olup olmadığına karar verebilecek teknolojiye sahiptir ancak gerçek sıralama sonuçlarını etkileyen siteyi diğer insanların ne kadar tavsiye ettikleridir.
Temel prensip, “Öyle bir site yap ki, herkes senin sitenden bahsetsin” şeklindedir. Değişen internet dünyası sayesinde artık hemen hemen herkesin bir blogu, herkesin Facebook ve Twitter hesabı bulunuyor ve insanlar sevdikleri siteleri başkaları ile paylaşıyorlar. Bunun yanı sıra kullanıcıların sadece sevdikleri siteleri paylaşmalarına olanak sağlayan Bookmark siteleri de çok yoğun olarak kullanılıyor.
Google eskiden sadece web sitelerinin birbirlerine verdikleri linkleri önemserken artık tüm insanların internet üzerinde vermiş olduğu bağlantıları hesaba katmaktadır.
Her verilen link siteye bir fayda sağlıyor olsa da bazı linkler diğerlerinden çok daha fazla önemsenmektedir.
Google son dönemde algoritmasında yapmış olduğu değişiklikler ile artık sitelerin başkaları tarafından orijinal yazılar yazılarak tanıtılmasını fazlasıyla önemsemektedir. Aslında bu Google gözünde sizin ne kadar iyi bir site yapmış olduğunuza dair bir kanıttır. Siz o kadar iyi bir site ortaya koymuşsunuz ki sizi hiç tanımayan bir insan oturup siteniz ve sitenizin ilgilendiği konu hakkında 500 kelimelik bir makale yazmış ve internette hiç olmayan bir fotoğraf oluşturup bu yazıya dahil etmiş. Demek ki siz işinizde çok başarılısınız!
“50 kelime ile makale yazıp size link veren bir insan o kadar da etkilenmemiş anlamına gelir.” diye düşünen Google, normal olarak hiç yazı bile yazmadan sadece size link veren insanlara ise artık çok önyargı ile yaklaşmaktadır.
Bir insan sevdiği siteye bağlantı verebilir ancak bunu sitesinin altına link ekleyerek yapmak yerine bir yazı ile bu siteyi tanıtmak her zaman çok daha etkili olacaktır.
Burada “doğallık” en önemli konudur. Google, arama sonuçlarının manipüle edilmeye çalışıldığının gayet tabi farkındadır, sitelerin text linkleri sattıklarını da çok iyi bilmektedir. Bu tarz manipülatif hareketlere karşı çok güvenilir bir sistem kurgulayan Google en ufak bir şüphede siteleri gözaltına almakta ve çok çok uzun süreler boyunca gözaltında tutabilmektedir. Bu nedenle yapılacak her türlü seo çalışmasının “doğal” olması en önemli zorunluluktur.
Google 10.000 insanın blog postları altına 1 gece içerisinde sizin linkinizi eklemeyeceğini bilmektedir. Bunu da bir kenara bırakalım Google insanlık tarihi boyunca hiçbir devletin bile ele geçiremediği bir insan davranışları istatistiğine sahiptir. İnsanların nasıl davranacaklarını herkesten çok daha iyi bilen Google bu istatistikler sayesinde kurduğu algoritmayı her geçen gün daha da sağlamlaştırmaktadır.
Google bu istatistiki bilgileri Amerikan Hükümeti yetkililerine bile vermeyi reddetmiştir. Son yıllarda hizmete sunulan Trends ve Insights hizmetleri ise arama davranışları konusunda sadece küçük ipuçları vermektedir. Gerçek sonuçları ve analizleri yalnızca Google bilmekte ve buna göre hareket etmektedir.
Google 2005 yılının Mart ayında Urchin adlı web sayaç şirketini satın aldığında herkes bu hizmeti paralı olarak sürdüreceğinden neredeyse emindi. Ancak Google büyük bir sürpriz yaparak Analytics adını verdiği bu sistemi tamamen ücretsiz olarak kullanıcıların hizmetine sundu. Böylece sadece kendi sitesinde değil ve fakat Analytics kullanan her sitede kullanıcıların nasıl davrandığını adım adım takip edebilir hale geldi.
Elindeki bu büyük “davranışsal istatistik” sayesinde Google artık insanların nasıl davrandıklarını herkesten iyi bilmekte ve bir hareketin “doğal olup olmadığını” çok kısa sürede tespit edebilmektedir.
Bir blog açıp içine sadece kendi sitenizi tanıtan bir makale koyup bir de sidebar’dan link vermeniz doğal bir hareket olmaktan çok uzaktır. Ancak blogu açıp değişik konularda 3-5 post attıktan sonra kendi sitenizi tanıtmanız ve blog açıldıktan 2-3 ay sonra sidebardan bağlantı eklemeniz akla çok daha yatkın bir yaklaşım olacaktır.
Google insan davranışlarını ANALİZ ETMEKTEDİR! Kilit cümle budur. SEO çalışmalarında ne kadar doğala yakın çalışırsa başarı o kadar çabuk gelecektir.